Türkçeyi Dijitalde Yaşatmak
Dijital çağ, bilginin ve kelimenin sınır tanımadığı bir dönem. Artık herkes bir tıkla yazar, bir parmak hareketiyle yayıncı. Ama bu bolluk içinde Türkçenin hali ne?
Bir zamanlar gazetelerde titizlikle seçilmiş başlıklar, kitaplarda incelikle işlenmiş cümleler vardı. Bugünse sosyal medyada kısaltmalarla, yazım hatalarıyla, anlam kaymalarıyla Türkçe her gün biraz daha örseleniyor. Sözde “trend” olmak için dil feda ediliyor.
Peki bu bizim kaderimiz mi?
Elbette hayır. Türkçe hâlâ yaşayan, güçlü ve taşıyıcı bir dil. Yeter ki ona sahip çıkalım. Yeter ki yayıncılar, içerik üreticileri, yazarlar ve okurlar dijitalde nitelikten vazgeçmesin.
Son yıllarda umut verici işler de yok değil. Gençler Substack’te denemeler yazıyor, podcast’ler kültür ve düşünceye alan açıyor, dijital dergiler eski edebiyat dergilerini aratmıyor. Fakat bu çabaların ayakta kalması için hem okuyucu ilgisi hem de destek şart.
Bir başka mesele de bağımsız Türkçe yayıncılığın küresel dijital platformlara bağımlılığı. YouTube algoritması İngilizce içerikleri öne çıkarırken Türkçe videolar geride kalıyor. Demek ki artık yerli platformlar, Türkçeyi önceleyen algoritmalar, dijital arşivler kurmanın zamanı geldi de geçiyor.
Kısacası mesele sadece dijitalleşmek değil, Türkçeyle dijitalleşmek. Dili korumak nostaljik bir refleks değil; geleceği inşa etmenin şartı. Çünkü dili zayıf olan bir millet, kimliğini dijital çağa taşıyamaz.
O yüzden klavyeye her dokunduğumuzda, “Yayınla” tuşuna her bastığımızda sorumluluğumuz büyük.
Türkçeyi konuştuğumuz kadar, yaşatalım da.
Savaş Erman